Haber

Rakka’dan İstanbul’da uzanan kirli para trafiği deşifre oldu!

İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı Terör ve Örgütlü Suçlar Soruşturma Bürosunca hazırlanan iddianamede, terör örgütlerinin finansman faaliyetleri, kaynakları ile finans hareketlerinde kullandıkları yöntemlere yer verildi.

İddianamede, Terörle Mücadele Daire Başkanlığının terörizmin finansmanı ve kara para aklama faaliyetlerinin deşifresine yönelik yaptığı çalışmalar kapsamında, çatışma bölgeleri ve Türkiye arasında yasa dışı para transferi gerçekleştirildiği, bu faaliyetlerin de “Afak”, “Hwj”, “Al Avail”, “İkra”, “Click” ve “Al Barakat” isimli şirketler üzerinden yapıldığı kaydedildi.

Söz konusu şirketlerin, “Alamiyah”, “Sanabil” ve “Taiba” isimli WhatsApp grupları üzerinden iletişim sağladığı ifade edilen iddianamede, DEAŞ terör örgütü üyesi sanıkların yasa dışı para transferlerinde Mali Suçları Araştırma Kurulunun (MASAK) takibine takılmamak amacıyla “hawala” sistemini kullandığı, transfer açıklamalarında ise “zekat”, “yetim” ve “sadaka” gibi kelimeler yazdıkları aktarıldı.

İddianamede, terör örgütü DEAŞ adına para transferi gerçekleştiren sanıklar ve şirketlere ilişkin bilgilere de yer verildi.

TURİZM VE KUYUMCULUK ŞİRKETİ ÜZERİNDEN TERÖRE FİNANS SAĞLANDI

Sanıklardan Imad Machnouk’un sahibi olduğu Piko Turizm Şirketi’nin banka hesaplarına Türkiye’de terör örgütü DEAŞ üyesi olduğu belirlenen ve mal varlığı dondurulan şüphelilerden para transferi gerçekleştirildiği ve bu yöntemle Machnouk’un örgütü finanse ettiğinin belirlendiği anlatılan iddianamede, bu iddialara ilişkin MASAK raporundaki tespitler de yer aldı.

Rapora göre, sanık Machnouk’un şirketinin banka hesaplarının 2017’den bu yana en az 1 milyar liralık işlem hacmine sahip olduğu fakat buna rağmen şirketin alım-satım kaydının bulunmadığı, sanığın kişisel hesaplarının ise en az 212 milyon liralık işlem hacmine sahip olduğu kaydedildi.

Diğer sanıkların da herhangi bir mal alış-satış kaydıyla veya ticari faaliyetleriyle bağdaştırılamayan, mali profilleriyle uyumlu olmayan veya hayatın olağan akışına uygun mahiyette görünmeyen finansal işlemler gerçekleştirdikleri ifade edilen MASAK raporunda, sanıkların, aralarında yabancı uyrukluların da olduğu üçüncü kişilerden para girişleri ve farklı lehdarlara transfer işlemi gibi yasa dışı fon transferine aracılık ettiklerinin belirlendiği aktarıldı.

Raporda ayrıca sanıkların hesaplarının 21 milyon liralık işlem hacmine sahip olduğu bilgisi de yer aldı.

İddianamede, sanık Machnouk’un “Piko Gold Kuyumculuk Sanayi ve Ticaret Limited Şirketi”nin de sahibi olduğu, bu şirketi farklı zamanlarda başka kişilere devrettiği, 2022’de şirketin tüm hisselerini yeniden devraldığı belirtildi.

Yaklaşık 13 milyon liralık işlem hacmine sahip şirketin incelenmesinde kuyumculuk işlerine ilişkin ifadelerin bulunmadığı, şirketin “BA-BS” form kayıtları araştırmasında da herhangi bir kayda rastlanmadığı kaydedildi.

RAKKA’DAN İSTANBUL’A UZANAN PARA TRAFİĞİ

İddianamede, terör örgütü DEAŞ adına finansal transfer gerçekleştiren kişiler ve şirketlere ilişkin bilgiler arasında, Şubat 2023’te Suriye Rakka’dan İstanbul’da belirlenen alıcılarla örgüt adına para gönderildiği, Fawaz “Abd-al-Hamid Hadib” kod adlı Abu Alaa’nın, Ocak ve Şubat 2023’te örgüt adına 600 bin doları yaklaşık 20 kez havaleyle Türkiye’ye yolladığı bildirildi.

Abu Alaa’nın Türkiye’de faaliyette bulunan Pico Exchange isimli şirketten fon elde ettiği de aktarılan iddianamede, Alaa’nın Suriye’nin Rakka ile El-Badiye bölgesine belirsiz sıklıkla seyahat ettiğinin tespit edildiği anlatıldı.

İddianamede, Terörle Mücadele Şube Müdürlüğü ekiplerince Kilis’te düzenlenen operasyonda ele geçirilen terör örgütü DEAŞ’a ait flaş bellekte, “Şam Vilayeti” ibaresiyle örgütün Suriye’de 2019-2021 yılları arasındaki faaliyetlerinin anlatıldığı ve “risale” adını verdikleri çok sayıda doküman bulunduğu vurgulanarak, bu risalelerden bazılarına yer verildi.

KONUŞMALAR DEŞİFRE OLDU

Arapçadan Türkçeye tercüme edilen “risale” isimli dokümanlardan “İslam Devleti Şam Vilayeti-Emniyet” ibareli dokümanın 16 Mart 2021 tarihli, sözde Halep Emiri Ömer tarafından mühürlendiği aktarılan iddianamede, sözde Şam Vali Yardımcısı’na “hawala”nın olumsuz yanları ve risklerinin anlatıldığı ifade edildi.

İddianamede, bu anlatım şu şekilde yer aldı:

“Değerli kardeşim, bugün tağutların yürüttüğü çetin operasyonlara kim göz atarsa bilecek ki aralarında birçok muadili olan havale şirketleri ve transfer programları da dahil olmak üzere her şeyi kontrol altına almışlardır. Gönderilen yerin ismi ve bilgileri belli olur. Kardeş de kendi ismini ya da sahte isim kullanmak zorunda kalır. Bu durum da kardeşin ifşa olmasına yol açmaktadır. Aynı zamanda havale mekanının civarda bilinen bir yer olması takip edilerek yakalanmasına sebep olabilmekte ve ofiste bulunan kameralar onları kaydedip yüzlerinin de ifşa olmasını sağlamaktadır. Birçok kardeşin tutuklanmasının sebebi de budur. Bizler de çok iyi biliyoruz ki havale şirketlerinin birçoğu kamera kayıtlarını, resimleri, isimleri ve havale hareketlerinin raporlarını tağutlara gönderiyorlar. Bölge sınırlandırıldı. Bölgede kimin ticaretle ilgilendiği biliniyor. Büyük miktarlar üzerinde havale yapmamız mümkün değil. Alternatif bir çözüm, şirketler arası kredi (depozito) yöntemini kullanmaktır. Bu yöntem için bazı şirketlerle ilişkilerin kurulması gerekiyor. Hali hazırda ilişkilerimizin olduğu şirketler de var. Bizler, ailesi İslam Devleti’nde faaliyet yürütürken öldürülen şirket sahipleriyle ilişkiler kuruyoruz.”

Sanıklardan Abdullah Alsheıkh Abdullah’ın hesabına Türkiye’de mal varlığı dondurulan DEAŞ üyesi kişilerden “hawala” sistemi üzerinden çok sayıda para girişi yapıldığı bildirilen iddianamede, bu sanığın emniyette ve savcılıkta susma hakkını kullandığı kaydedildi.

İddianamede, sanıklardan bir kısmının cep telefonu incelemesinde de “hawala” sistemi üzerinden para transferlerine ilişkin dekontların bulunduğu kaydedilerek, elde edilen delillere rağmen sanıkların emniyet ve savcılık ifadelerinde bu transferleri yapmadıklarını öne sürdükleri aktarıldı.

Sanıklar Imad Machnouk ve Ahmadramı Abdulkafı’nın “silahlı terör örgütüne üye olma”, “Terörizmin Finansmanının Önlenmesi Hakkındaki Kanuna muhalefet”, ve “ruhsatsız ateşli silahlarla mermileri satın alma veya taşıma veya bulundurma” suçlarından 22’şer yıl 6’şar aydan 42’şer yıla kadar hapisle cezalandırılmaları talep edilen iddianamede, diğer 17 sanığın da “silahlı terör örgütüne üye olma” ve “Terörizmin Finansmanının Önlenmesi Hakkındaki Kanuna muhalefet” suçlarından ayrı ayrı 15’er yıldan 30’ar yıla kadar hapisle cezalandırılmaları istendi.

Hazırlanan iddianame, İstanbul Ağır Ceza Mahkemesince kabul edildi.

artova-ajans.com.tr

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Başa dön tuşu